BİR MİLENYUM MASALI

Hikayenin tamamını okuduğunuzda bunun bir masal olduğunu ya da hayal ürünü olduğunu sanabilirsiniz, ama bu hikayede yaşanan olaylar gibi ismi geçen şirketler de gerçek (Zaten isimlerini duymayan da kalmadı nerdeyse...).

Sizlere aktaracaklarımız gerçek olaylar olmakla birlikte bir nevi çağdaş "Tavşanla ve Kaplumbağanın Yarışı" masalı aslında... Tabii yaşananlar gerçek olunca hikayenin kahramanları da gerçek şirketler ve insanlar oldu...

Bir tarafta Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük kitapçısı olan Barnes & Noble var. Bu şirket yeni kurulan bir kitapevi değil. Uzun yıllardan beri Amerika Birleşik Devleti gibi rekabetin yüksek olduğu bir ortamda faaliyet gösteriyor. Hemen hemen her eyaletin bir çok farklı bölgesinde onlarca kitapçı dükkanı ve satış köşesi (corner) var. Şirketin tüm müşterileri memnun. Şirketin ismi insanlarda kalite ve iyi hizmet ile eş anlamlı sayılıyor. Hızlı koşan tavşan misali, yaptığı işi çok iyi, hatta en iyi yapıyor Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük kitapçısı...

Diğer tarafta ise bu sektöre yeni girmeyi planlayan bir girişimci var. İsmi Jeff. Sadece tek bir kişi internet üzerinde kitap satışı yaparak insanlara farklı bir hizmet sunmayı planlıyor. Hani her insanın hayallerinde planladığı ve hayata geçirirse çok zengin ya da başarılı olacağı planlar vardır ya. İşte bu bizim Jeff'de tek başına kitap satarak hayatını kazanmayı planlıyor. Ancak Jeff'in hayalperest insanlardan bir farkı var. O, bu düşüncelerini hayata geçirmek için kolları sıvıyor. Masaldaki kaplumbağa gibi, yılların dev kitapevine meydan okuyor. Ama fare dağa küsmüş, dağın haberi yok misali Barnes & Noble, kendi büyüklüğü ve prestiji ile böylesi bir meydan okumadan bile habersiz, kendine ait dükkanlarda yıllarca yaptığı gibi kitap satmayı sürdürüyor.

Jeff kitap basım evleri ile anlaşıyor ve hiç stok almadan sadece sipariş topluyor ve topladığı siparişleri yayınevlerine ulaştırarak satış yapıyor. Yani elinde olmayan kitapları satıyor. Strateji "Sat sonra Bas!". Müşterileri "Yok elimizde bu yok, şu yok" lafını duymuyor. Standart giderleri (mağaza kirası, elektrik, su, çalışan maaşları gibi) olmadığı için kitapları sürekli indirimli satıyor. Müşterileri de evden hiç çıkmadan, adreslerine teslim edilen bu kitapları daha ucuza alıyor. Sistem içinde hemen hemen herkes karlı... Neden mi hemen herkes? Çünkü bizim yılların dev firması Barnes & Noble hariç... O dev dükkanlarında, binlerce stokları arasında sıkışıp kalıyor, mağaza kiraları, elektrik, su, çalışanların ücretleri gibi dev standart giderler içinde boğulup kalıyor.

Ancak atı alan Üsküdar'ı geçti misali internet'in tüketici memnuniyeti ve etkinliğini küçümsediği için Barnes & Noble ancak ikinci büyük oluyor. Yani onlarca mağazanın sahibi, yüzlerce kişiye işveren yılların devi olan Barnes & Noble, sadece birkaç yıllık maziye sahip bir ofis odasından idare edilen on kişilik bir düşünceye yenik düşüyor. Ben hızlı koşan tavşanım diyor, internet dünyasındaki gelişmelere gözlerini kapıyor. Bir nevi ağaç altında uykuya dalıyor. Yavaş ama kararlı tavşan olan Jeff ise sürekli uğraşıp, teknolojik yenilikleri de kullanarak azmin ve teknolojinin zaferini ilan ediyor.

İşte hikayemiz bu kadar. Her masalın sonunda, masalda yaşanan olaylardan dersler çıkarılır. Biz de azmin ve ciddiyetin başarıyı getireceğini, bir yandan da rakipleri küçük görmemenin yanında şansın da sonuç üzerinde etkili olacağını söyleyeceğiz. Ha bir de "internet sizi yoktan var edebilir, dipten zirveye çıkartabilir" diyebiliriz. Ya da "internet'i görmezlikten gelmenin bugünün devlerini yarının cüceleri yapacağını"...

İşte gerçek bir milenyum masalı...

- Efendim.

- Bu Jeff kim mi?

- Bizim Jeffin açık adı Jeff Bezonas. Hani şu Amazon'un sahibi var ya o işte....